Ondörtler
Ondörtler, 27 Mayıs Darbesi'nin ardından kurulan Millî Birlik Komitesinden daha sonra ihraç edilen on dört subaya verilen ad. İktidarı bırakma yanlısı olmayan ve temel birtakım siyasi reformlara karşı çıkan grubun liderliğini ise Kurmay Albay Alparslan Türkeş yapmıştır.[1]
Ondörtlerin Millî Birlik Komitesinden tasfiyesi 27 Mayıs rejiminin en önemli dönüm noktasını oluşturdu. Bu tasfiyeyle iktidarın seçimler yoluyla yeniden sivil yönetime devredilmesine karşı olan grup gücünü büyük oranda yitirirken askerî yönetimin geçici olmasını savunan grup yönetimi kesin biçimde ele geçirmiş oldu.[1]
Arka plan
[değiştir | kaynağı değiştir]27 Mayıs Darbesi'nden sonra iktidarı ele geçiren ve Millî Birlik Komitesini oluşturan subay kadrosu arasında siyasi bir amaç birliği yoktu. Komite içinde zamanla başlıca iki siyasi görüş biçimlendi. Birinci görüşe göre 27 Mayıs müdahalesinin amacı; demokratik sistemi yeniden kurmak, bunun için gereken hukuksal yapıyı oluşturmak, en kısa zamanda seçimleri yaparak iktidarı seçimle gelecek olan sivil yönetime devretmekle sınırlıydı. İkinci görüşe göreyse Türkiye'nin siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda yapısal sorunları vardı ve bunlar çözülmeden ülkede sağlıklı bir demokrasi kurulamazdı. Bu grup, iktidarın kısa sürede yapılacak seçimlerle yeniden sivillere bırakılmasını kabul etmiyor ve askerî yönetimin uzun süre daha devam etmesi gerektiğini öne sürüyordu.
Darbenin 14'ler ismiyle anılan bu grubun genel fikri eğilimleri ise mevcut siyasi organizasyonlara, kendi ifadeleri ile "statükocu-muhafazakâr" olmaları nedeniyle ülkenin büyük sorunlarına köklü çözümler getiremeyeceği yönündedir. 14'lere göre Türkiye'nin zaman kaybetmeye tahammülü yoktu ve bundan dolayı tarafsız ve güçlü bir Millî Birlik Komitesi iktidarı, sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonundan başlayıp toprak reformuna kadar uzanan bir dizi reform politikasını hayata geçirene kadar yönetimde kalmalıydı. Bu reformu yürürlüğe geçirebilmek için ise "en az" dört yıllık iktidar dönemi öngörülüyordu.
Tasfiye
[değiştir | kaynağı değiştir]Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü, askerî yönetimin bir an önce sona erdirilmesi ve en kısa zamanda seçimlerin yapılarak iktidarın sivil yönetime devredilmesi yönünde ağırlığını koydu. İnönü'nün bu tutumu, Millî Birlik Komitesi içinde birinci görüş yanlılarının güçlenmesini sağladı. Komite içindeki anlaşmazlıkların siyasi bir bunalıma dönüşmesi üzerine 13 Kasım 1960'ta Millî Birlik Komitesi Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, bir bildiri yayımlayarak Millî Birlik Komitesinin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile Millî Birlik Komitesi üyelerinin talepleri üzerine komiteyi feshettiğini açıkladı. Yeni oluşturulan Millî Birlik Komitesinde ise Fazıl Akkoyunlu, Rıfat Baykal, Ahmet Er, Orhan Erkanlı, Numan Esin, Orhan Kabibay, Mustafa Kaplan, Muzaffer Karan, Münir Köseoğlu, Muzaffer Özdağ, İrfan Solmazer, Şefik Soyuyüce, Dündar Taşer ve Alparslan Türkeş'e yer verilmedi. Millî Birlik Komitesi Üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun liderliğinde yapılan bu tasfiyeler ile bu kişiler Türk Silahlı Kuvvetlerinden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderildiler.
Enver Altaylı'nın iddiasına göre Cemal Madanoğlu ekibi tarafından gerçekleştirilen bu tutuklamalar sonucu subaylar idam edilecekti. Ancak Türkiye'de bulunan CIA mensubu Ruzi Nazar'ın müdahalesiyle ABD, dönemin Cumhurbaşkanı ve 27 Mayıs darbesinin lideri Cemal Gürsel'e 14 subayın idam edilmemesi için telkinde bulunmasını sağladı.[2]
Sonrası
[değiştir | kaynağı değiştir]14'ler, yurt dışında sürgünde bulundukları süre içerisinde mevcut fikirlerini geliştirmeye ve pratiğe geçirme yolları aramaya devam edecekti. Ancak bu arada ikiye ayrılacak ve Türkeş'in liderliğini kabul etmeyen Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı ve İrfan Solmazer; Türkiye'ye döndükten sonra 1965'te Cumhuriyet Halk Partisinden seçimlere katıldı. Muzaffer Karan her iki grubun da dışında kalarak Türkiye İşçi Partisinden Meclis'e girdi. Alparslan Türkeş, Rıfat Baykal, Numan Esin ve Muzaffer Özdağ grubunun başını çektiği diğerleri ise Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine katıldı.
Ondörtler sürgün yıllarında ülke hakkındaki düşüncelerini pratiğe geçirmek için Türkiye'ye döndükten sonra siyasal partiler yoluyla iktidar mücadelesinin daha verimli olabileceği konusunda hemfikir olmuşlardır.
Eleştiriler
[değiştir | kaynağı değiştir]Abdi İpekçi'ye göre 10 Eylül 1960'taki ikinci kabineye Ondörtler tarafından önerilen direktifler düşünüldüğünde içlerinde faşist eğilimlere sahip direktifler olsa da sosyalist direktifler de bulunmaktaydı. Sosyalist direktifler ilköğretim seferberliği, toprak reformu, konut sorunu, sağlık işlerinin sosyalleştirilmesi, iş ve işçiler için adalet, sosyal adalet, köylerin kalkındırılması, devletin liberalizm yerine devletçi bir ekonomi modeli tercih etmesi gibi konular etrafında toplanmıştı. Faşist eğilimi ise hareketin mensuplarının ırkçı ve aşırı milliyetçi konuşmaları, Müslüman olmayanlara karşı kötü niyetli bir bakış açısı, faşist kurumların özelliklerine sahip Ülkü ve Kültür Birliği gibi organizasyonlar, üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler gibi vakalar ile örneklendirdi. Abdi İpekçi, bu nedenlerle Ondörtler'i ideolojik bir kimlikten yoksun oldukları için eleştirdi.[3]
Ondörtler
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ a b Sina Akşin (Ocak 2020). Kısa Türkiye Tarihi. Milli Birlik Komitesi ve Bazı Değerlendirmeler. Türkiye İş Bankası. ss. 259-260. ISBN 9789944881722.
- ^ Altaylı, Enver (2013). Kızıl Ordu'dan Alman Ordusuna ..., Afgan direnişinden Tahran operasyonuna: Ruzi Nazar: CIA'nın Türk casusu. 1. baskı. Şişli, İstanbul: Doğan Kitap. s. 354. ISBN 978-605-09-1118-3.
- ^ "Ondörtler Faşist miydi Sosyalist mi?" (PDF). Sayı 1. Yön Dergisi. 20 Aralık 1961. 3 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Eylül 2022.