Yom Kippur Savaşı
1973 Arap-İsrail Savaşı | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Arap-İsrail savaşları ve Soğuk Savaş | |||||||
Sol üstten saat yönünde:
| |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
İsrail Destekleyenler: ABD |
Mısır Suriye Destekleyenler: Sovyetler Birliği Doğu Almanya Ürdün Irak Suudi Arabistan Libya Fas Kuveyt Cezayir Pakistan Sudan Küba Kuzey Kore | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Ariel Şaron Moşe Dayan David Elazar İsrael Tal Şmuel Gonen Yitzhak Hofi Binyamin Peled Haim Bar-Lev |
Ahmed İsmail Ali Hafız Esad Mustafa Talas Saad el-Şazli Yusuf Şakkur Abdül Gani el-Gammasi Ali Aslan | ||||||
Güçler | |||||||
İsrail: 415.000 |
Mısır: 800.000 Suriye: 150.000 Irak: 30.000 Toplam: 980.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
İsrail: 800[1] tank, 115[1] uçak, 2.523[1] asker | Mısır-Suriye: 2.000[1] tank, 450[1] uçak, 16.000[1] asker |
Yom Kippur Savaşı[a] olarak isimlendirilen 1973 Arap–İsrail Savaşı, 6 ila 25 Ekim 1973 tarihleri arasında Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap devletlerinin İsrail'e karşı başlattığı bir savaştı.
Savaş, Yahudi dinî bayramı Yom Kippur'un kutlandığı tarihlerde ilk defa Mısır'ın sürpriz saldırı hamlesiyle başladı. Savaşın büyük bir bölümü, 1967'de İsrail tarafından işgal edilmiş Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'nde gerçekleşti. Mısır'ın savaştaki ilk amacı, Süveyş Kanalı'nın doğu yakasında bir dayanak elde etmek ve ardından bu kazanımları İsrail işgali altındaki Sina Yarımadası'nın geri kalanının geri dönüşünü müzakere etmek için kullanmaktı. Düşmanlıkların patlak vermesinin ardından, hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Sovyetler Birliği, savaş sırasında kendi müttefiklerine büyük ikmal çabaları başlattı ve bu, iki nükleer silahlı süper-güç arasında yakın bir çatışmaya yol açtı.
Savaş, Arap koalisyonunun Süveyş Kanalı'nı başarılı bir şekilde geçmesiyle devam etti; Mısır kuvvetleri İsrail'le olan ateşkes hatlarını aştı ve neredeyse çatışmasız bir şekilde Sina Yarımadası'na ilerledi. Ancak İsrail üç gün sonra silahlı kuvvetlerinin çoğunu seferber etti ve Mısır saldırısını durdurarak askerî bir çıkmaza yol açtı. Suriyeliler, Golan Tepeleri'ne yönelik saldırılarını Mısır saldırısıyla aynı zamana denk gelecek şekilde koordine etti ve başlangıçta İsrail'in elindeki topraklarda tehdit edici kazanımlar elde etti. Üç gün süren yoğun çatışmalardan sonra İsrail güçleri Suriyelileri savaş öncesi ateşkes hatlarına geri iteledi. İsrail ordusu daha sonra Suriye'nin ana sınırları içerisine dört günlük bir karşı saldırı başlattı. Bir hafta içinde, İsrail topçuları Suriye'nin başkenti Şam'ın kenar mahallelerini bombalamaya başladı.
Mısır cumhurbaşkanı Enver Sedat, Arap koalisyonunun bozulan bütünlüğü konusunda endişeler yaşadı. Sedat, Sina Yarımadası'nın derinliklerindeki iki stratejik dağ geçidini ele geçirmenin, İsrail ile savaş sonrası müzakereler sırasında Arap pozisyonunu daha da güçlendireceğine inanıyordu ve ardından Mısır kuvvetlerine İsrail'e karşı yeni bir saldırı başlatmasını emretti, ancak bu da İsrail tarafından çok geçmeden geri püskürtüldü. İsrail kuvvetleri daha sonra Mısır'a karşı saldırıya geçti, Süveyş Kanalı'nı geçerek Mısır'a girdi ve her iki tarafta da büyük kayıplara neden olan ve bir haftadan fazla süren şiddetli çatışmalarda yavaş yavaş Süveyş Kanalı'na doğru ilerlemeye başladı.
Savaş öncesi siyasî durum
1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra ümitlerini BM toplantılarına ve ABD–Sovyet görüşmelerine bağlamış olan Araplar, sorunun sürüncemede kaldığını anlamışlar ve ümitsizliğe düşmüşlerdir. Ancak ümitlerini dış faktörlerden bağımsız olarak düzeltebilecekleri konusundaki inançlarında artış olmuştur.
Bu gelişmeler ve geçmişte yapılan hatalar, işgâl edilen Arap topraklarının kurtarılması için tek yolun, topyekûn mücadele olduğu görüşünde birleşmelerine yol açmıştır. Başta Mısır, Suriye ve Ürdün olmak üzere Araplar bu düşünce altında askerî hazırlıklarını artırmaya başladılar. Diğer Arap ülkeleri de ekonomik açıdan bu ülkelere destek olmaktadır.
Askerî Hazırlıklar
1967'deki savaştan yenilerek ve toprak kaybederek çıkan Mısır, Ürdün ve Suriye savaştan sonra aldıkları silah ve gereçler ile ordularını yeniden donattılar ve teşkilatlandırdılar. İsrail de aynı dönem içinde, ABD ve Fransa'dan aldığı modern silah ve teçhizat yanında bunların bir kısmını kendi imkânlarıyla imalata başladı.
Mısır, kanalı geçme güçlükleri sebebiyle sulardan geçme eğitimlerine ağırlık veriyordu. İsrail ise, kanalın hemen doğusunda 1967 yılından beri güçlendirdiği "BAR-LEV Hattı" ile bu kesimde oyalama muharebeleriyle gereken zamanı kazanacağını ve bu süre içinde Suriye-Lübnan kesimindeki Arap ordularına taarruz ederek, bunları süratle savaş dışı bırakacağını ümit ediyordu. Mısır ile Suriye arasındaki uzaklığın 300 km oluşu ve Mısır-İsrail arasında, kanal ile çölün bulunuşu İsrail'e iç hat manevrasını uygulama olanağını veriyordu. İsrail; Golan Tepeleri, Ürdün Nehri batı yakası, Gazze Şeridi ve Şarm el-Şeyh üzerindeki isteklerinden ödün vermiyordu. Bunun üzerine barış çabalarından ümidini kesen Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, 1 Nisan 1973'te buluşarak İsrail'e karşı uygulanacak askerî harekâtın planları hakkında görüş birliği sağladılar.
Mısır ve Suriye savaş hazırlıklarını gizleyebilmek için, 1973 sonbahar tatbikatlarının çapını büyük tuttular ve tatbikat maskesi altında birliklerin yığınaklarını tamamladılar, seferberlik ilân etmeden ihtiyatları silah altına aldılar.
Mısır ve Suriye'de bulunan Sovyet askerî görevlilerinin ve ailelerinin havayolu ile tahliyesinden şüphelenen İsrail, 6 Ekim 1973 saat 03.00'de İsrail Silahlı Kuvvetleri'ni alarma geçirdi.
Güç dengesi ve harekâtın ilerleyişi
6 Ekim 1973'te, Kara Kuvvetleri personel mevcudu, Mısır'ın 325.000, Suriye'nin 112.000 olmak üzere 473.000 iken; İsrail'in savaş mevcudu 105.000 idi. Ancak, İsrail etkin seferberlik sistemiyle 48-72 saat zarfında personel mevcudunu 300.000'e çıkardı.
Bu savaş, hukuken Mısır, Suriye ve İsrail arasında cereyan etti. Lübnan ve Ürdün savaşa hukuken katılmaktan kaçındılar. Ancak bu savaşta tüm Arap ülkeleri tam bir dayanışma içinde Mısır ve Suriye'ye malî, siyasi ve askerî yardımda bulundular.
Mısır ve Suriye orduları, İsraillilerin en büyük bayramını kutladığı gün (Yom Kippur), yani 6 Ekim 1973 günü saat 14.00'de taarruza Suriye Cephesi'ndeki taarruzları Golan mevzî derinliklerinde durduran ve iç hat harekâtı yapan İsrail, önceliği Suriye Cephesi'ne verdi ve 9 Ekim sabahı Golan Cephesi'nde 11 tugay toplayarak karşı taarruza geçti. 22 Ekim 1973'te İsrail, Hermon Dağı'nın en hakim yeri olan 2201 rakımlı tepe bölgesini ele geçirdi ve Suriye topraklarında 20 km derinlik, 40 km genişlikteki araziyi işgal etti.
Sina Cephesi'nde kanalı geçmeye muvaffak olan Mısır 1. ve 2. orduları, BAR-LEV savunma hattını ele geçirdiler ve kanalın 10–15 km kadar doğusuna ilerlediler. 14 Ekim günü 5 piyade tümeni, 1 mekanize tümen ve dört zırhlı tugay (70.000 personel, 700 tank) ile İsrail'in ikinci savunma mevzilerine taarruza geçtiler. Ancak, Suriye Cephesi'nde durumu lehine çevirmeye başaran ve 4 zırhlı tugayını Sina Cephesi'ne kaydıran İsrail, kısa sürede bu cephede de durum üstünlüğü sağlamaya muvaffak oldu. 16 Ekim 1973'te Sina Cephesi'nde genel karşı taarruza geçen İsrail, 18/19 Ekim gecesi Süveyş Kanalı batısına 2 tugay kadar kuvveti geçirmeyi başardı. Mısır, İsrail taarruzlarını İsmailiye-Kahire yolunun 5 km kadar doğusunda durdurabildi.
BM'nin 22 Ekim ve 24 Ekim tarihli ateşkes kararlarına uymayan İsrail, 26 Ekim günü Barış Gücü'nün gelmesiyle ateşkese uydu. Bunda SSCB'nin bölgeye tek taraflı kuvvet gönderme kararlılığı da etkili oldu. Ateşkes kararı yürürlüğe girdiğinde, Mısır 3. ordusuna mensup 20.000 kişi ile 200 tanktan müteşekkil birliklerinin anavatanları ile bağlantısı kesilmiş bulunuyordu.
Bu savaş sonunda Mısır 500, Suriye 500, Irak 120 tank, İsrail ise 600 tank kaybetmiştir. Savaş sırasında Mısır-Suriye kuvvetleri 8500, İsrail ise 6000 kayıp verdi.
Yom Kippur Savaşı, İsrail'i; askeri, diplomatik ve ekonomik alanlarda ABD'ye eskisinden daha bağımlı kıldı. Savaşın hemen ardından başlayan, başını Suudi Arabistan'ın çektiği ve İsrail'i destekleyen ülkeleri hedef alan petrol ambargosu Mart 1974'e kadar sürdü. Ambargo sonucu petrol fiyatları yükselirken, dünya çapında benzin sıkıntısı ortaya çıktı.
Arap-İsrail Savaşlarının Sonuçları
Kökü tarihin derinliklerine inen ve yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişe sahip bulunan Arap-İsrail Sorunu; 1850 yıllık bir aradan sonra, 1917 yılından itibaren tekrar başlamış ve 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla şiddetlenmiştir.
Taraflar amaçlarını gerçekleştirmek için Millî Güç Unsurları'nı her alanda ve fırsatta kullanmışlarsa da; bu konuda verilen 4 savaş bile kesin sonuç almalarına yetmemiştir. Keza Mısır'ın ABD'nin yanında yer alması ve Camp David Anlaşması dahi soruna kesin ve kalıcı çözüm getirememiştir.
Sorunun halihazır ve gelecekteki muhtemel gelişmesi ve objektif bir değerlendirme yapabilmek için; tekrar amaç kavramına bakmakta yarar görülmektedir.
İsrail için amaç gerçekleştirilmiş olup, tespit edilen amaç doğrultusunda İsrail Devleti kurulmuş, bekası için gerekli şartlar önemli ölçüde sağlanmıştır.
Araplar ise; başlangıçta tespit edilen amaçları gerçekleştirememişlerdir. Diğer bir ifade ile İsrail Devleti'nin kurulmasını engelleyememişler ve bekasının devamlılığını sağlayan şartları ortadan kaldıramamışlardır.