İmmünoloji
Yapı | Bağışıklık |
---|---|
Alt bölümleri | Genetik(immünogenetik) |
Önemli hastalıklar | |
Önemli testler | |
Mütehassıs | İmmünolojist |
İmmünoloji, bağışıklık ve farklı organizmaların bağışıklık sistemleri ile ilgilenen bilim alt dalıdır [kaynak belirtilmeli]. Türkçeye, Fransızca "immunologie" kelimesinden türeyerek gelmiştir.[1] Türkçede bağışıklık bilimi olarak da adlandırılır.[2] İmmünoloji, çeşitli organizmalardaki bağışıklık olayları ve bu organizmanın çeşitli yabancı maddelere karşı savunma reaksiyonlarını kapsamaktadır. Ayrıca bağışıklık sisteminin yapısı, normal ve normal dışı fonksiyonlarını inceler.[2]
İmmünoloji oldukça geniş bir daldır ve birçok alt dala sahiptir; immünoterapi, immünogenetik ve evrimsel immünoloji gibi. Ayrıca farklı bilimsel disiplinlerde immünolojik bulgular kullanılabilir, immünolojik yönler olabilir [kaynak belirtilmeli].
İmmünolojinin Doğuşu
[değiştir | kaynağı değiştir]İmmünoloji, 19. yüzyılın sonlarında iki büyük keşif ile bilimsel bir alan olarak gelişmeye başladı. İlk olarak, Elias Metchnikoff, istilacı mikroorganizmaları yiyerek yok eden ve ‘’fagositler’’ olarak adlandırılan hücreleri keşfetti. Bu keşif, doğuştan gelen bağışıklık sisteminin temelini atmış oldu. İkinci önemli keşif ise Emil Behring ve Paul Ehrlich’in toksinleri etkisiz hale getiren antikorlar olarak bilinen özel proteinleri tanımlamalarıydı. Bu önemli keşif ise, kazanılmış bağışıklığın temelini oluşturmuş oldu. Bu keşifler, doğuştan gelen ve kazanılmış bağışıklık sistemlerinin farklı işleyiş biçimlerini anlamamıza yardımcı oldu [3].
Doğuştan Gelen Bağışıklık ve Kazanılmış Bağışıklık
[değiştir | kaynağı değiştir]Bağışıklık yanıtı, iki farklı sistemle gerçekleşir:
1) Doğuştan Gelen Bağışıklık (Non-spesifik Bağışıklık): Vücudun patojenlere karşı hızlı ve genel bir savunma yapması doğuştan gelen bağışıklık sistemi ile sağlanır. Ancak, bu sistem vücuda giren her mikrobu tanıyıp hedef alamaz. Hızlı bir şekilde tepki verir ve bu yanıtı, vücutta bulunan nötrofiller, makrofajlar ve doğal öldürücü (NK) hücreler gibi bazı hücreler başlatır. Ayrıca, dendritik hücreler gibi hücreler, yabancı maddeleri tanıyıp bağışıklık sistemine ileterek, bir sonraki aşama olan kazanılmış bağışıklık yanıtını tetikler. Dendritik hücreler doğuştan gelen bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık sistemi arasında bir bağlantı sağlar[4].
2) Kazanılmış Bağışıklık (Adaptif Bağışıklık): Kazanılmış bağışıklık sistemi, daha özel ve güçlü bir savunma sağlar. Ayrıca, önceki patojenlere veya bağışıklık uyarıcılarına karşı gelişen tepkilerden öğrendiği bilgileri hatırlayarak gelecekteki hastalıklarla daha etkili mücadele eder. Bu sistemde T ve B hücreleri önemli bir rol oynar. T hücreleri, iki farklı gruba ayrılır: T yardımcı hücreleri (CD4+) ve T sitotoksik hücreleri (CD8+) . B hücreleri ise vücuda özgü antikorlar üretir. T hücrelerinin bir mikroba yanıt verebilmesi için, bu mikropların vücuda giren molekülleri, MHC molekülü tarafından sunulmalıdır[4].
Hücresel Bağışıklık: Hücresel bağışıklık, vücudun antijenler adı verilen, bağışıklık sistemini harekete geçiren yabancı maddelere karşı geliştirdiği savunma yanıtıdır ve T hücreleri tarafından gerçekleştirilir. Bu bağışıklık sistemi, yalnızca T hücrelerini değil, aynı zamanda nötrofiller, makrofajlar, dendritik hücreler ve bir dereceye kadar epitel hücrelerini de içerir. T hücreleri, antijenlerle karşılaştıklarında aktive olur ve enfekte olmuş hücreleri veya patojenleri yok etmek için çeşitli moleküller salgılar. Bunun yanı sıra, makrofajlar gibi hücrelerin enfeksiyon bölgesine çekilmesini sağlayarak fagositoz sürecini destekler. Bu süreç, özellikle virüslerle enfekte olmuş hücrelerin ve tümör hücrelerinin ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynar [5][6].
Humoral Bağışıklık: Humoral bağışıklık, bağışıklık sisteminin, vücutta bulunan antikorlar aracılığıyla enfeksiyonlara karşı sağladığı savunma mekanizmasıdır. Antikorlar, vücuda giren zararlı yabancı maddeleri, yani bağışıklık sistemi tarafından tanınan antijenleri etkisiz hale getirmek için çeşitli yollarla çalışır. Humoral bağışıklık yanıtı, iki ana aşamada gerçekleşir: primer (birincil) ve sekonder (ikincil) yanıt [7].
Primer Bağışıklık Yanıtı: Bu yanıt, antijenin vücuda ilk girmesiyle ortaya çıkar. İlk aşamada bir latent (gecikme) dönemi gözlenir. Bu süreçte, B hücreleri aktive olarak çoğalır ve antikor üreten plazma hücrelerine dönüşür. Çoğu enfeksiyon hastalığında iyileşme, antikor seviyelerinin en yüksek düzeye ulaştığı bu primer yanıt döneminde gerçekleşir [7].
Sekonder Bağışıklık Yanıtı: Bu yanıt, antijenle tekrar karşılaşıldığında meydana gelir. Hafıza hücrelerinin varlığı sayesinde, antikor üretimi daha hızlı gerçekleşir ve antikor seviyeleri kısa sürede çok daha yüksek bir düzeye ulaşır. Aşılar, özellikle tetanos gibi hastalıklara karşı, bu sekonder yanıtı tetiklemek ve bağışıklık sağlamada etkili olmak için kullanılır [7].
İmmünolojik Tolerans
[değiştir | kaynağı değiştir]İmmünolojik tolerans, bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini, moleküllerini ya da dokularına karşı tepki göstererek zarar vermesini engelleme yeteneğidir. Bu sayede, bağışıklık yanıtları düzenlenir ve vücutta sağlıklı bir denge korunur [8].
Merkezi Tolerans: Merkezi tolerans, lenfositlerin timus ve kemik iliği gibi merkezi organlarda olgunlaşırken, kendi moleküllerine karşı reaktif olan hücrelerin yok edilmesini sağlar [8].
Periferik Tolerans: Timustan çıktıktan sonra, olgun T hücrelerinin vücudun kendi hücrelerine karşı tepki gösteren hücrelerin çoğu ortadan kaldırılır veya pasifleştirilir. Bu süreç, periferik tolerans olarak adlandırılır [8].
Otoimmünite:
Otoimmünite, bağışıklık sisteminin, kendi dokularına veya hücrelerine karşı anormal bir tepki gösterdiği bir durumdur. İmmünolojik toleransın bozulması, otoimmün hastalıkların gelişimine yol açabilir. Otoimmünite, genellikle ‘’fizyolojik’’ ve ‘’patolojik’’ olarak iki şekilde incelenir. Fizyolojik otoimmünite, genellikle hastalığa yol açmaz ve geçicidir. Ancak patolojik otoimmünite, bağışıklık sisteminin kontrolsüz şekilde tepki vererek doku hasarına neden olabilir [8].
Genetik ve Çevresel Faktörler:
Otoimmün hastalıkların gelişiminde, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler önemli bir rol oynar. Bu faktörler, bağışıklık toleransının bozulmasına ve dolayısıyla otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu, bağışıklık sisteminin kendi dokularına karşı yanlışlıkla tepki göstermesine zemin hazırlar [8].
Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları
[değiştir | kaynağı değiştir]Coombs ve Gell, bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılık tepkilerini dört ayrı kategoriye ayırmıştır. Bu tipler birbirinden bağımsız şekilde oluşmazlar. İlk üç tip, antikorlar aracılığıyla meydana gelirken, dördüncü tip reaksiyonlar T hücreleri ve makrofajlar tarafından gerçekleşir [9].
Tip I Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları (Anafilaktik Reaksiyonlar): Bu tür reaksiyonlarda, bağışıklık sistemi antijene karşı gereğinden fazla veya yanlış tepki verir. Astım ve bazı gıda alerjileri bu tip reaksiyonlara örnek gösterilebilir [9].
Tip II Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları (Sitotoksik Reaksiyonlar): Bu reaksiyonlar, antikorların hedef hücrelere bağlanıp onları tahrip etmesiyle oluşur. Kan uyuşmazlığı, bu reaksiyon tipine örnek verilebilir [9].
Tip III Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları (İmmüno kompleks Reaksiyonları): Antijen-antikor komplekslerinin vücutta birikmesi sonucu damar duvarlarında hasar meydana gelir. Bu tür reaksiyonlar otoimmün hastalıklar gibi durumlardan kaynaklanabilir [9].
Tip IV Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları (Gecikmiş Tip Reaksiyonlar): Antikorların yer almadığı aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır. Organ reddi gibi durumlar bu tip reaksiyona örnek gösterilebilir [9].
Dış bağlantılar
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "immünoloji". TDK Güncel Türkçe Sözlük. 5 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. URL erişim tarihi: 4 Kasım 2007.
- ^ a b Şen, Ayşin (2019). Veteriner İmmunoloji. Bursa: Dora. ISBN 9786052471425.
- ^ Kaufmann, Stefan H. E. (2019). "Immunology's Coming of Age". Frontiers in Immunology. 10: 684. doi:10.3389/fimmu.2019.00684. ISSN 1664-3224. PMC 6456699 $2. PMID 31001278.
- ^ a b Yıldızdaş, Prof Dr Hacer Yapıcıoğlu (5 Mayıs 2016). "Probiyotikler ve Çocuklarda Bağışıklık Sistemi". Klinik Tıp Pediatri Dergisi. 8 (3): 5-10. ISSN 1309-0453.
- ^ Ayhan, Hatice (1 Aralık 1988). "Humoral ve .Hücresel Bağışıklığın Ölçülmesinde Kullanılan Testler ve Özellikleri". Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi. 6 (3): 173-216. ISSN 1016-3573.
- ^ Dellière, Sarah; Aimanianda, Vishukumar (Ekim 2023). "Humoral Immunity Against Aspergillus fumigatus". Mycopathologia. 188 (5): 603-621. doi:10.1007/s11046-023-00742-0. ISSN 1573-0832. PMID 37289362.
- ^ a b c Songu, Murat; Katılmış, Hüseyin (1 Mart 2012). "Enfeksiyondan korunma ve immün sistem". Journal of Medical Updates. 2 (1): 31-42. doi:10.2399/jmu.2012001006. ISSN 2146-3840.
- ^ a b c d e Wang, Lifeng; Wang, Fu-Sheng; Gershwin, M. Eric (Ekim 2015). "Human autoimmune diseases: a comprehensive update". Journal of Internal Medicine. 278 (4): 369-395. doi:10.1111/joim.12395. ISSN 1365-2796. PMID 26212387.
- ^ a b c d e Karakılıç, Merve; Suna, Senem; Tamer, Canan Ece; Çopur, Ömer Utku (1 Nisan 2014). "Gıda Alerjisi Reaksiyonları". Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 28 (1): 73-82. ISSN 1301-3165.
Tıp ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |